Ertesi günü 16. Aralık 2015 günü sabahleyin TRT 1 de sabah programını o an takılmıştım. Saat 7.40 sıralarında sunucu bir erkek spiker, Aziz Sancar’ın Ankara ziyaretini anlatırken, onun yakasında Türkiye ve Atatürk resmi bulunan bir rozetini anlatıyor, sadece “yakasında bir Türkiye haritası bulunan” diyor, ama Atatürk’ü söylemiyor onu es geçiyordu.
Zaten ülkeyi din devletine çevirmeye çalışan, Atatürk ve Atatürkçülüğü öteleyip kötüleyen RTE-AKP iktidarı da her şeyden, her olaydan Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığını dışa vuruyor es geçiyordu. (Hemen bir örnek aklıma takıldı, ne diyordu muktedir, “iki ayyaşın çıkardığı kanunlar”, iki ayyaş dediği Atatürk ve İnönü)
Kadın cinayetlerinin, kadına tecavüzlerin arttığı ülkemizde, Prof. Aziz Sancar, kız çocuklarının okutulmasını istiyordu. Çünkü kadını, kızını okutmayan bir toplum uygarlıkta geri kalacaktı. Ama AKP-RTE iktidarında kızları, 4+4+4 kesintili sistemde imam hatiplerde okutmayı yeğliyor, yeni imam hatip okulları açıyordu. Bu okullar asla bilim adamı, aydın insan yetiştiremez, sadece biat kültürü almış, ezberci, kul, köle zihniyetli çağdaş olmayan, sorgulamayan insan yetiştirirdi. Çünkü o zihniyetin istediği de öylesine mankurtlaşmış insan tipi idi.
Aziz Sancar, sürekli 80-90 yıllık Cumhuriyeti kötüleyen kafalara karşı “bu Nobel Cumhuriyet eğitim sisteminin eseridir” demekle, Atatürk düşmanlarının adeta ezberini bozmuştu. Bu söz üzerine, Cumhuriyet ve Atatürk karşıtları, adeta homurdanmaya başlamışlar, “bu ne biçim Türk, Türk aksanı ile bile konuşamıyor”şeklinde kinli, karanlık kafalarıyla, sosyal paylaşım sitelerinden mesajlarla saldırıyorlardı.
Yüzyıllar içinde ilk kez bir bilim adamımız, dünya çapında bir başarı kazanıp ödül alıyor, içinde Atatürk ve Cumhuriyet sevgisi var diye, bizim Atatürk ve Cumhuriyet düşmanları da onunla övünmek şöyle dursun, kötülemeye çalışıyorlar.
O zihniyetin kâh dost göründüğü, kâh “van mınut” diye kavga ettiği milletin bilim dalında Nobel alan bilim adamı sayısı kaç tane biliyor musunuz, yüz civarında. Ya bir de İslam ülkelerinde bilim dalında Nobel almış bilim adamına bakın, uçurum… Demek ki toplum, AKP-RTE zihniyetinin telkin ettiği gibi dinle değil, bilimle kalkınırmış.
“Sancar’ın 1946 yılında Mardin’in Savur ilçesinde başlayan yaşam öyküsü Türkiye gerçeklerini yansıtmaktadır. Okuma yazma bilmeyen 8 çocuklu anne babanın 7. çocuğu olarak dünyaya gelen Aziz Sancar, okul eğitimini Mardin’de tamamladıktan sonra lisans eğitimine İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde devam etmiş. Aslında Aziz Sancar, “beyin göçü” diye tabir edilen, başka gelişmiş ülkede yerleşip çalışmak amacıyla Türkiye’den ayrılan binlerce bilim adamından birisidir. Günümüzde Kuzey Carolina Üniversitesi’nin Biyokimya ve Biyofizik dalı öğretim üyesi olan Aziz Sancar, 33 kitap ve 415 civarında bilimsel makale yazmıştır. Sancar, son olarak bilimsel başarısını Nobel Kimya Ödülü ile taçlandırmıştır.
Prof. Dr. Aziz Sancar bilim dalında ödül alan ilk Türk olmakla, Türklerin de bilim dalında ödül alabileceğini göstermiştir. Sancar’ın Nobel Kimya ödülünü alması önemliydi, çünkü Nobel bilim ödülleri dünya çapında büyük önem taşımanın dışında insanlığa büyük başarı sağlayanlara verilir. Ancak burada daha da önemli olan Aziz Sancar’ın tutum ve davranışıydı. Aziz Sancar duruşu, mütevazılığiyle herkese insanlık dersi verdi. Alkış şaşırtır, övgü unutturur, kutsamak mahveder, derler. Aziz Sancar’ı, alkışlar şaşırtmadı, övgü kim olduğunu unutturmadı. O, bir Türk olacak dimdik duruyordu Nobel Ödül Töreni’nde. Yakasına taktığı Türk Bayrağı ve Atatürk rozeti, Osmanlı tuğralı kravatı onun kimlerden olduğunu gösteriyordu. Aziz Sancar çok konuşan insanlardan değil, az ve öz konuşanlardan olsa gerek. Nobel Ödülü’nü kazandıktan sonra, “bu ödülü Atatürk’e, bana eğitim veren Türkiye’ye borçluyum”, “Ödülümü 19 Mayıs’ta Atatürk’e götüreceğim” şeklindeki açıklamaları, Atatürk’e ve Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyetine olan vefasının bir göstergesiydi. Aziz Sancar, bu sözleriyle 7’den 70’e herkesi derinde etkiledi. O, çalışmalarının getirdiği mutluluğu hem kendi yaşadı, hem tüm Türkiye’ye yaşattı. Herkes gururlandı Aziz Sancar’la.
Aziz Sancar, Nobel ödülünü aldıktan sonra vatanına geldi. Havaalanında farklı düşünce ve fikirlere sahip olan insanlar karşıladı Sancar’ı. Aziz Sancar, vatanı, ona sahip çıkan devleti ve bağrına basan, mutluluğuna ortak olan milleti olduğu için çok şanslıdır. Cumhurbaşkanı, Genel Kurmay Başkanı, Başbakan’la görüşen Aziz Sancar’ın her adımı ilgiyle izlendi. Türkiye’ye geldiği ilk günün sabahında otelinden çıkarken gazetecilerin “Türkiye’de neyi özlediniz?” sorusuna, Aziz Sancar “Türkiye’nin havasını, suyunu, simidini, Ankara simidini” özledim şeklinde yanıt verdi. Sancar’ın bu sözlerinde sıla özlemi vardı. İnsan nereye giderse gitsin, yaşadığı yer ne kadar iyi olursa olsun yurdunu özler. Mütevazı tavırlarıyla dikkat çeken Sancar, Atatürk’ün huzuruna Anıtkabir’e çıktığında heyecanı doruk noktaya ulaşmıştı. Ne de olsa müteşekkir olduğu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurundaydı. Türkiye’den bir Aziz Sancar geçti sessiz sedasız, ancak çok etkili bir şekilde. Sevincin gözyaşlarına karıştığı, başarı sözcüğünün özlemle birleştiği bir olgu yaşattı Aziz Sancar Türkiye’ye. Artık Sancar Türkiye’nin kalbinde ve hafızalarındadır. O,bilimsel çalışmalarına devam etmek için, “laboratuarımdan uzak kaldım” diyerek ülkesinden uçtu.[i]
AZİZ SANCAR, “BU ÖDÜLÜ 19 MAYIS’TA ATATÜRK’E BIRAKACIĞIM” DEDİ
"19 Mayıs’ta Anıtkabir'e gideceğim"
İsveç Kralı Carl 16. Gustaf elinden ödülünü alan Sancar, "ödülü 19 Mayıs’ta Türkiye’ye gelerek Anıtkabir’de Atatürk’e bırakacağım” dedi. Sancar, "Bu ödül Ata’mız sayesinde alınmıştır” dedi. İşte bu sözler Atatürk düşmanlarının yüreğine oturmuş olmalı.
Dilinde, özünde yurt sevgisi, Mustafa Kemal Atatürk sevgisi olan, Atatürk Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği bilim adamımız Sancar, Atatürk’ün huzurunda saygı duruşunda bulundu, çiçek bıraktı ve dua okudu.
SÖZLERİ İLGİNÇTİ:
“80 milyonluk bir memleketiz. Bizden çok daha küçük ülkelerin birçok bilim ödülü var. Bu bizdeki ise ilk bilim ödülüdür. Gördüğüm bu sevgi beni sevindirdi ama memleketim adına biraz da üzüldüm, niye ilk ödülü alan ben oldum diye.
Genelkurmay Başkanı’na Nobel madalyası ile sertifikayı teslim ettim. 19 Mayıs’ta bunları Anıtkabir’e koyacağız… Çünkü bu Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in madalyasıdır.”
İşte bu sözlerdeki ifadeler, duygular Atatürk Türkiye’sinin bir çağdaş zaferidir. Cumhuriyetin bir mucizedir, ürünüdür.
Nobel Kimya ödülünü almaya hak kazanan bilim adamı Aziz Sancar, ödülünü Anıtkabir’e konulmak üzere Genel Kurmay Başkanına teslim etmiş ve şunları söylemişti:
“Genelkurmay Başkanına teslim ettim ve Genelkurmay Başkanlığı kasasında saklanacak. Ödülü madalyayı teslim ettim hem sertifikayı hem madalyayı teslim ettim. 19 Mayıs’ta Allah kısmet ederse Anıtkabir’e koyacağız. Bu Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in madalyasıdır. 19 Mayıs’ta tekrar geleceğim ve Anıtkabir’e koyacağız Memleketime minnettarım.” İşte bu başarı Laik TC nin başarısıdır.
AZİZ SANCAR’I ATATÜRK CUMHURİYETİ YETİŞTİRDİ
Prof. Sancar, Mardin’deki çocukluk yıllarını anlatırken, hele şu sözleri ne kadar dikkat çekici: “O dönem okullarımız harikaydı. Olağanüstü öğretmenlerim vardı ilkokulda. Oradaki ilkokul eğitimini burada Amerika’daki en iyi ilkokullarda verirler mi vermezler mi bilmiyorum. O kadar iyiydi. Çoğu Köy Enstitüleri mezunu, çok idealist insanlardı" . Prof. Aziz Sancar, Atatürk ve Cumhuriyet alerjisi olanlara inat, bu sözleri ile hem Cumhuriyet eğitimini, hem de Köy Enstitülerini ve öğretmenlerini kutsuyordu.
Prof. Aziz Sancar'ın, Hürriyet Gazetesi’nin Wasington Temsilcisi Tolga Tanış’la yaptığı röportajdan öğrendiğimize göre, yaşamından ilginç kesitler anlattığını görüyoruz.
“İkisi başka anneden 10 çocuklu bir Güneydoğu ailesinin, hem de anne ve baba okuma yazma bilmezken, hepsinin okuması, nasıl bir Cumhuriyet Eğitim sistemi sayesinde olmuştu, onu anlatmakta, Aziz Sancar.
"Varlıklı demeyeceğim de, fakir de değildik. Geçinecek kadar. Mesela orta 2 ye kadar okul harici ayakkabımız yoktu. Yazın yalınayaktık. Anne babayla Arapça konuşurduk ama çocuklar kendi aramızda Türkçe konuşarak büyüdük."
Profesör Sancar, kendisine Arap denmesinden hoşlanmıyordu.
"Arap demenizi istemiyorum. Diyelim biri İstanbullu. Mutlaka Bulgaristan, Yunanistan'dan bir şey vardır. Doğudaki insanın da kanında Türk'ü de var, Kürt'ü de var; Arap'ı var, Ermeni'si var, Yezidisi var. Kalkıp bunları konu yaparsak, ne konuştuğumuzu unuturuz. İngiltere'de kaç etnik grup var. Adama soruyorsunuz, 'İngilizim' diyor. Burada da 'Amerikalıyım' dersin. İstersen kökenini söylersin ama Amerikalı dedi mi, bitti. Ben Mardinliyim. 'Türküm' diyorum. ‘Sen Kürt müsün, Arap mısın, Yezidi misin?’ Yazık kardeşim!"
"Aziz Sancar, bunun çok ön plana çıkarılmasını istemese de tam bir Türk milliyetçisi. Sırtına ay-yıldızlı dövme yaptıracak kadar Türkiye âşığı, öyle ki, Türkiye, Sancar'ın iş dışında da neredeyse tek hayatı. Laboratuarına Türkiye'den davet ettiği öğretim üyeleri dışında, 2007'de de eşiyle birlikte 800 bin dolar harcayıp Türkevi adındaki kampusa yakın bir öğrenci yurdu açmış. Sadece Türkiye'den gelen yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin kaldığı bir tür kulüptü. Eşi Gwen Sancar da bu projeye o kadar destek olmuş ki, harcamaların yarısını annesinden kendisine kalan mirasla karşılamış. Daha çarpıcısı, Aziz Sancar şimdi Nobel'den kazandığı para ödülü 8 milyon İsveç Kronu'nu (yaklaşık 3 milyon TL) da Türkevi'ne bağışlamaya hazırlanıyor. Çocukları olmayan Sancar Çifti, vasiyetnamelerinde de malvarlıklarını Türevi’ne bırakmayı düşündüklerini söylediler."[ii]
İşte tüm ruhu ile Türk bir adamın, tamamen Atatürk Cumhuriyeti eseri Nobel Ödülünün kendi sözleriyle öyküsü.
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
DİPNOTLAR
[i] Aziz Sancar, Nobel Ödülü ve Düşündüklerim Roza Kurban Altayli <Altayli@altayli.net>
[ii] http://www.rotahaber.com/gundem/tolga-tanis-erdogan-abd-den-hep-cekindi-h523345.html
0 yorum