Özellikle Oslo hainlikleri, yolsuzluklar ya da anayasayı “tağyir, tebdil” fiilen değiştirme girişimleri ağırlaştırılmış müebbetlik suçlardır.
Bunlar başka bir ülkede olsa Mısır sabık lideri Mübarek gibi “maymun kafesinde” yargılanırlardı. Ama Türkiye’de onlar değil, yapılanları eleştirdiğimiz için bizler yargılanıyoruz.
Yapılan her melaneti başkaları yapmış gibi eleştiriyorlar.
- Günün birinde bu şer gidişe dur der korkusu, ayrıca “dış odaklı” bir plan uyarınca ordunun kolu kanadını kırdılar.
Ulusal bekamız ve güvencemiz Peygamber ocağı askere yapılan bu melanetlerin hesabı sorulmadı.
Kendi milli ordusunu çökerten bir iktidarı ve buna sessiz ve bigane kalan bir halkı tarih yazmıyor.
- 17-25 eşi görülmemiş devlet soyguncuları suçüstü yakalandılar. Suçlular değil, suçluları yakalayanlar hapsedildi. Türk halkının akıl almaz bir duyarsızlıkla gıkı çıkmadı. Aksine yapılan genel seçimlerde daha fazla oyla onurlandırıldılar.
- Güneydoğu oyları uğruna tam üç yıl PKK’ya dokunmayın talimatı verdiler. PKK ülkeyi, silah ve mayın tarlası haline getirdi.
Güneydoğu’dan beklenen oylar çıkmayınca bölgeyi kana buladılar, şehitlerin ardı arkası kesilmedi.
Tüm bunların sorumluları kendileri değilmiş gibi suçu başkalarına atıp işin içinden sıyrılmayı başardılar.
- Şii’leri yok edip Sünnileri egemen kılarak bölge lideri olmayı düşlediler. ABD’nin de oyunu ve akıl tutulması politikayla kankaları Esad’ı bir sabah ansızın düşman ilan ettiler. Onu düşürmek için başta IŞİD, dünyanın en azılı terör örgütlerini silahlandırdılar.
Doğurdukları ejder önce kendilerini yemeye başlayınca feleklerini şaşırdılar. Silah dolu TIR’ların fotoğraflarını yayınlayan gazetecileri hapsettirdiler.
Tıpkı Irak gibi Suriye’nin de parçalanması ve Kuzey’de PYD Kürt devletinin oluşumuna neden oldular.
2,5 milyon Suriyeliyle Türkiye’nin sosyal, ekonomik hayatını felce uğrattılar.
Libya-Mısır-Irak-Suriye’deki “imam diplomasisinin bedeli” 50 milyar doları aşıyor. Dünya üzerinde bu denli cahil, basiret ve idrak yoksunu bir iktidarı Tanrı yalnız bize nasip eyliyor.
Ama bunlar yine meydanlarda yavuz hırsız misali esip gürlüyorlar.
17-25 Aralık soygunları, TIR’lar dolusu ağır silahların nasıl ülkeye sokulup, dağa, taşa yerleştirildiği,
Dünyanın her yerinden 70 bin teröristin Güney sınırlarımızdan nasıl geçip, IŞİD’e katıldığının hesabını vermeden 550 milletvekili de alsalar ülkenin huzur ve iflahı mümkün değildir.
- Millet can derdinde, bunlar Yüce Divan.
Tüm bu soygunlar ve tüm Yüce Divan’lık suçları örtbas için ille de Başkanlık diye tutturuyorlar.
Kurtuluşu; Fransa “yarı başkanlık sisteminde de olduğu gibi gerektiğinde parlamentoyu ve hükümeti feshetme, ayrıca Anayasa Mahkemesi üyelerinin tümünü seçme yetkisine sahip olmada buluyorlar”.
Bu durumda Yüce Divan’da kendilerini “tümünü kendi seçtikleri Anayasa Mahkemesi üyeleri yargılayacak” özellikle yolsuzluk soruşturmalarının Meclis’ten geçmesi halinde “bu bir haşhaşi darbesidir” deyip Meclis’i feshedebilecekler.
Tüm bunları halktan gizliyorlar?
BİNDİK BİR ALAMETE, GİDİYORUZ KIYAMETE
Ülke yaşam savaşı verirken “Türkiye’ye saldırmak amaçlı değil”, 17 saniye sınır ihlali yaptığı için Rus uçağının hem de sınırlarımızı terk ederken düşürülmesiyle “Putin gibi olay bir kişiye” koz verilmiş, savaşın eşiğine gelinmiştir.
Türkiye’ye uygulanan Rus yaptırımlarının bedeli 9 milyar doları aşıyor. Yandaş gazete yazarı Abdulkadir Selvi, “uçak düşürmenin iktidara karşı kurulmuş bir tuzak” olduğunu yazıyor. Yani birileri “AKP’ye zarar vermek için” bu tuzağı kurdular demek istiyor.
Yahu ne tuzağı? Davutoğlu “emri ben verdim”, Erdoğan ise, “yine yapsalar yine düşürürüz” demediler mi?
Meclis AKP grubunda“vur vur inlesin Putin dinlesin” diye slogan atan AKP’li militanlara gülücükler gönderen Serok Ahmet değil mi?
Demek ki tuzağı kendi kendilerine kurmuşlar.
Sonuçta akılsız başın cezasını millet çekiyor.
Tüm dünya; Türkiye’de cahil, “hababam sınıfı” bir kadro bulmuşlar, parmaklarında oynatıyorlar.
Türkiye kan ağlıyor, yüzde 49,5 halkın hâlâ bu iktidara ram olması sosyologlar, psikologlar, pedagoglar, siyaset bilimcilerini şaşkına çeviriyor.
Ey Şimon Peres,
Ey Fransa’ya Fransız kalmış vekiller,
Ey Güvenlik Konseyi daimi üyeleri,
Ey AB ülkeleri,
Ey New York Times, ey The Guardian,
Ey Sisi,
Ey Esed,
Ey Putin dedi, dünyada bir tek dost ülke bırakmadılar.
Tüm bu Ey’lerden sonra Katar’ın 10 bin kişilik “bedevi ordusu” ile çakma devlet Barzani’nin “60 bin kişilik peşmerge” kuvvetlerini de yedeğe alarak:
Ey dünya “sabrımızı sınamayın, erkekseniz karşımıza çıkın” diyecekler.
Kemal Baytaş / SÖZCÜ
0 yorum