Dizi film karakterlerinin ölümüne şehitlerinden daha çok ağıt yakıyorsa bir ülkenin insanı, yöneticileri "başkanlık sistemi" arayışıyla akşam yatıp sabah darbe yapılan ülkeleri örnek gösteriyorsa ve sıradanlaştırıyorsa genç ölümleri, muhalifleri milletvekili odalarında yapılan dedikodularla vekillerine vatan haini muamelesi yapıyor ve rakiplerini güldürüyorsa havadaki çürük kokusu normaldir.
Cumhurun başı ülkenin hükümetini etkisizleştirerek "güç bende" nidaları ile girip kavgaya saraydaki refahın tüm ülkede olduğunu düşünmeye ve buna inanmaya başladıysa, 13 yıl boyunca her türlü rezalete katlananlar birden bire çaptan düşünce "hidayete" erip konuşmaya başlamışsa ve yol arkadaşlarını ihbar ediyorsa, yarın aynı konuma düşecek olanlar -ki işin doğasında var- hoş gelsin, diye kaptanlarına yalakalık yarışına girmişse havadaki çürük kokusu normaldir.
Ne gelir dağılımındaki adaletsizlik ne yargının siyasallaşması ne de yolsuzluğun yasallaşması konuşulmuyor, konuşulursa da "O Ses Türkiye" kadar ilgi çekmiyorsa vatandaş katında; havadaki çürük kokusu normaldir.
"Hiç mi umut yok?" derseniz. Ne yazık ki yok. Anlaşıldı ki dibe vurmadan, deniz bitmeden uyanmayacağız bu gafletten. Edebiyattan, şiirden şarkıdan ve sevdalardan söz etmek için başka baharları bekleyeceğiz.
Tayfun Talipoğlu/abcgazetesi
0 yorum