5.5.2016 Günü saat 16 civarında, Batıkent’deki evime gitmek üzere, Ankara Adliye durakları önünden İstanbul Yolu’na gidecek EGO otobüslerinin birine bindim, oturacak yer olmadığı için ayakta, orta koridorda demire sırtımı dayayarak yolculuğa başladım. Sırt çantam sırtımda, elimde içinde birtakım yiyeceklerin olduğu bir poşeti de, her zaman cebimde taşıdığım (S) harfi şeklindeki kancayla demire astım.
Yanımda yaşça hemen hemen benimle emsal görünen kravatlı bir erkek de vardı. Onunla ayaküstü selamlaşıp bir sohbet havası oluşturduk. Otobüs yolcuğunda yanımdaki insanla konuşmak, sohbet yapmak, onu konuşturmaya teşvik etmek için bir bahane yaratırım. İkimiz de sırtımızı demire dayadık, ayakta dikilerek yolculuk yapıyoruz yan yana.
O kravatlı beye, nerelisiniz diye sordum, o da “Giresun’luyum” dedi. O, “sen nerelisin” dedi. Ben de Kaman’lıyım dedim. Ona, Kaman nereye bağlı, nerenin ilçesi, dedim o da “Niğde’nin” dedi. Gülümseyerek, Kaman’ın nereye bağlı olduğunu anımsayamayan bu yol arkadaşıma, gülümseyerek peki Of nerenin ilçesi, diye bu Karadeniz’liye sorunca Giresun’lu Güldü, “bir Of’lu hikâyesi var bilir misin” dedi.
Devamı »
0 yorum