23 Ocak 2016 Cumartesi

Cuma Namazı İçin Camiye Gittim Camiyi Yıkmışlar


22 Ocak 2016 Cuma günü, cuma namazını kılmak için camiye gittim, baktım ki camiyi yıkıp yok etmişler. Yıkıldığından haberim olmadığı için şaşırdım kaldım; ben de sonunda kendi kendime güldüm durdum...
Evde bilgisayarımda bir yazı üzerinde çalışırken dalmışım, zamanın nasıl geçtiğinin farkında değilim. Ezana bir saat kala,  eşim cumayı hatırlatınca, evde abdestimi alıp alelacele evden çıkıp otobüs durağına doğru yöneldim. En çabuk hangi camiye giderim diye düşünürken, bir yıldır gitmediğim İstanbul Yolunda Güvercinlik Askeri Lojmanları karşısındaki (Şaşmaz’a yakın)  küçük bir cami vardı, oraya gitmeye karar verdim, çünkü orada bir yerde de işim vardı. Cami otobüsle iki durak sonunda ve yakındı. Durakta otobüse binip cami tarafına doğru İstanbul Yolundayım.
Bu yıkılan caminin minberinde öylesine bir ahşap işçiliği vardı ki, o zarifliği pek çok camide görmemiştim. Bu camiye genelde yöredeki sanayi esnafı ve jandarma lojmanlarındakiler gelir.
Epey yıl önce, bir gün bu camiye gittiğimde, caminin dışında iki lacivert elbiseli kişinin beklediğini (koruma),TBMM forsu ve plakası yazılı bir makam aracı görmüştüm. Kendi kendime, Meclis’e 10 km uzaklıktaki bu küçük camiye hangi devlet büyüğü gelir,  yakın yerde cami mi bulamadı da buraya gelmiş, diye düşündüğümü hatırlıyorum. Camiye girdiğimde hemen imamın arkasında bir yerde Meclis Başkanı Mustafa Kalemli’nin namaz kılmak için beklediğini görmüştüm. (Hani şu ceylan derisi turuncu koltuk davasından davalı Mustafa Kalem’li. Sahi o davanın sonucu ne oldu bilen var mı) Neyse geçelim.
Caminin yıkıldığından haberim yoktu.  Cami hizasındaki durakta otobüsten indim, caminin minaresini göremedim, Allah Allah minareye ne olmuş diye mırıldandım. Hava soğuktu, üşüdüğüm içim bir an önce camiye varmayı, ısınmayı düşleyerek camiye doğru yöneldim. Caminin yanına vardığım zaman caminin, minaresinin, tuvaletlerinin, hatta lojmanı bile vardı, lojman da dâhil hepsinin tamamen yıkıldığını gördüm, orada şaşırdım kaldım. Kendi kendime Allah Allah burada deprem mi oldu ki diye mırıldandım. Yakınlarda bir kadın gördüm, ben epeydir gelmiyorum, burada bir cami vardı ne oldu diye sordum, kadın şöyle dedi:
“15 gün önce camiyi yıktılar, güya yeniden yapacaklarmış, ne olacak devletin işi bozup, yıkıp yeniden yapmak”… İnanır mısınız şok oldum, şaşırdım. Orada kalakaldım. Vakit yakındı, öteki camilere yetişemezdim.  Sonradan eyvah dedim, o yıkılmış halini bari resimleseydim diye de hayıflandım. Abdestimle duruyorum, şaşkınlığım üstümde, kendi kendime gülmeye başladım, uyarsa da uymazsa da aklıma bir halk ozanının, şanssızlığını anlatan aşağıdaki iki dörtlüğü geldi. Ben de bu şaşkınlığımı sizinle paylaşmak istedim. Camiye geldim cami yıkılmış, sanki mizahi bir mısra gibi.

Kara bahtım kem talihim
Taşa bassam iz olur
Başım bir Erciyes dağı
Yaz günleri kış olur
Ben feleğe neyledim.

Ağustos'ta suya girsem
Balta kesmez buz olur
Yüz yaşında bir yar sevsem
On üçünde kız olur.

Aziz Şenses Adana
                                  
  
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
Disqus Yorumları Yükle

0 yorum

Disqus Shortname

Comments system