Herkes onları konuşuyor.
4 yıldır bu kaçanların kuşatması altında büyük dramlar yaşayan Nubbul ve El-Zehra'daki insanlarla ilgili tek bir kelime yok.
Yalan; 'Arap Baharı'nın en harika fantezisi.
Yalan söyledikçe insanların iştahı kabarıyordu.
Tunus, Mısır, Libya, Yemen ve Bahreyn'den sonra 15 Mart 2011'de gösteriler başladı.
Nisan ortalarında Suriye'den kaçan bazı subay ve askerlere Antakya'da Özgür Suriye Ordusu kurduruldu.
Kısa bir süre sonra İstanbul'da Suriye Ulusal Konseyi (SUK) oluşturuldu.
Ordunun eleman sayısı az olunca Tunus ve Libya'dan 200 kadar militan taşındı.
31 Mayıs'ta Suriye'den kaçan ya da kaçırılan muhalifler Antalya'da toplandı.
O sıralar Hatay'ın sınır bölgesinde olası göç hareketine karşı çadırlar kuruldu.
9 Haziran'da ÖSO'ya bağlı bir grup terörist Cisr El-Şuğur kasabasına saldırdı ve 120 kadar devlet memurunu vahşice öldürdü.
Bu Suriye'de ilk kanlı saldırıydı.
Önceden hazırlıklar yapıldığı için İnsanlara 'kaçın ordu gelip sizi öldürecek' denildi ve böylece ilk güç dalgası başladı.
Ankara 'Bu göç devam ederse tampon bölge kurarım' dedi.
Bununla yetinmeyen Ankara NATO'daki müttefiklerine 'Suriye'nin kuzeyini uçuşa yasak bölge ilan edin' dedi.
5 yıl sonra Ankara'nın tampon bölge, uçuşa yasak bölge ve son olarak güvenli bölge isteklerinin hiç biri kabul görmedi.
Mülteciler gelmeye devam etti.
Çok farklı rakamlar dillendiriliyor ama ortalama 2,5 milyon Suriyeli geldi.
Bunların 300 bin kadarı çadır kentlerde geri kalanlar kendi olanaklarıyla Türkiye'nin her tarafına dağılmış durumda.
Farklı rakamlar var ama son iki yılda bunların 700 bini Avrupa'ya gitti.
Türk makamları herkesin bildiği dramlara göz yumdu.
Sahil koruma görevlerinin gözü önünde insanlar botlara bindi ya da bindirildi sonra da Ege'nin o buz gibi sularına salıverildi.
Cesetler Ege sahillerine vurdu ama olsun.
Bu da yetmedi Ankara AB ülkelerine 'Para verin yoksa daha fazlasını yollarım' tehdidinde bulundu.
AB İç Güvenlik Müdürlüğüne göre ' Mültecileri botlara bindirip Yunan Ada'larına ya da kara sınırlarına taşıyan şebekelerin bir yıllık karının 5 milyar dolar olduğunu açıkladı.
Aynı Müdürlük Avrupa'ya ulaşan mülteciler arasında kimsesiz 10 bin kadar çocuğun ortadan kaybolduğunu açıkladı.
Batı medyasına göre tek suçlu: Türkiye.
Dönelim mültecilere.
İlk grup mülteci akınından sonra Suriye'de çatışmalar hızlandı. Dünyanın dört bir yanından Türkiye'ye gelen on binlerce ruh hastası katil Suriye'ye girip IŞİD, NUSRA ve benzeri örgütleri kurdu ve kanlı saldırılara başladı.
İnsanlar sürekli bir yerlere kaçışıyordu.
2012'nin sonuna gelindiğinde Ankara destekli bu örgütler Suriye'nin Türkiye ile olan sınırının büyük bölümünü kontrol eder oldu.
Durum öyle olunca o bölgede yaşayan insanlar ruh hastası bu örgütlerin terör ve rezil yaşam şartlarından kaçmaya başladı.
Ankara, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve benzeri ülkelerin fiili müdahalesiyle Suriye giderek karışıyordu.
İnsanlar sınır komşusu Türkiye, Ürdün, Lübnan ve Mısır'a kaçtı.
Yaklaşık 4 milyon.
5 milyon kadarı da Suriye içinde devletin kontrol ettiği daha güvenli bölgelere sığındı.
Devletin kontrol ettiği bölgelerde yaklaşık 17 milyon insan yaşıyor.
4 milyon ülke dışında ve 2 milyon terör örgütlerinin ve PYD'nin kontrol ettiği bölgelerde.
Hüsnü Mahalli /YURT
0 yorum