Ne demek yüz yıllık parantez, bu açıkça yüz yıllık Cumhuriyetimiz demek değil midir? Yani yüz yıllık laik TC ni yıkacağız” anlamına gelmektedir. Böyle bir yayınla devlet yıkıcılığı yapılmaktadır. RTÜK nasıl böylesine bir yayına göz yumabiliyor?
Atatürk, laiklik, aydınlık düşmanları 80-90 yıldan beri laik devlete kin kusuyor, düşmanlık besliyorlardı. Şimdiki devlete hâkim olan, iktidarın başındakiler bile vatandaşlara, “içinizdeki kini koruyunuz” diyorlar, “dinci ve kinci nesil yetiştireceğiz” diyordu. Kime karşı kin korunacak, kime karşı kin beslenecek. Hiç şüphesiz laik Cumhuriyete karşı kin beslenecek, başka ne olabilir? Bir devlet adamı, bir Müslüman vatandaşlarına kini öğütler mi? Bu nasıl bir inanç…
Daha önce Balıkesir AKP Milletvekili Tülay Babuşçu da, bir sosyal paylaşım sitesinde, “600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” yorumunda bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, dinci bir vakıf olan Ensar Vakfı tarafından düzenlenen "Ensar Gönüllüleri Buluşması"nda yaptığı konuşmada “Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık” dedi. Emine Erdoğan’ın konuşmasından ilgili bölüm şöyle:
"Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık. Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz.
Emine Erdoğan’ın çeşitli dernek ve vakıf toplantılarında toplumsal dayanışma üzerinde olumlu konuşmalarını duymuştu da, böylesine bir siyasal liderin söyleyebileceği tonda 90 yıllık Cumhuriyete “enkaz kaldırdık” demesi şeklinde bir söz duymamıştık. Bir de Davos’ta Peres’e “yalan söylüyor” demesi vardı.
Öte yandan, konuşmalarında sık sık 80 yıllık Cumhuriyeti eleştiren Laik TC nin Cumhurbaşkanı R. T.Erdoğan, koruyacağına, uyacağına dair yemin ederek Cumhurbaşkanlığı makamına otururken, Anayasaya, Anayasa Mahkemesinin kararlarına uymayacağını, saygı göstermeyeceğini açıkça söylemekte. Cumhuriyet tarihinde böylesine, Anayasasına, Anayasa Mahkemesine ne ki 80-90 yıllık Cumhuriyete düşman, karşı duran bir cumhurbaşkanı gelmedi.
EMİNE HANIM’IN DİPLOMATİK MİSYONU! “ENKAZ” YANINDA DAVOS’TA DA OLMUŞTU
Bir de Emine Hanım’ın Davos’ta bir çıkışına tanık olmuştuk. Başbakan Erdoğan Davos’ta 29 Ocak 2009 günü düzenlenen Birleşmiş milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon, İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres’in de katıldığı "Gazze: Ortadoğu'da Barış" panelinde konuşmasının kısıtlanmasına tepki göstermiş, hem moderatora hem de Simon Peres’e öylesine sinirlenmiş morarmıştı ki, “one minute” ve “benim için Davos bitmiştir’’ diyerek gayet sinirli bir şekilde hışımla toplantıyı terk etmişti.
İşte tam o sırada, dışarıda bekleyen Emine Erdoğan, kocasına arka çıkmak için, Nobel Barış ödülü almış Simon Peres için seslice dışarıdaki gazetecilere şöyle diyordu: “adam düpedüz yalan söylüyor”. Gazeteciler de, bu söz karşısında şöyle diyorlardı: “Emine Erdoğan Dış İşlerinde hangi diplomatik misyonu var da böyle şeyler söyleyebiliyor söylüyor”.
Tüm bunlar gösteriyor ki, Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılını mihenk taşı gösterdiğine göre yakınları, partililer 90-100 yıllık TC ti yıkıp dinci bir Orta Doğu ülkesi yaratma emlindeler.
90 yıllık Cumhuriyetimizi kaldırdık demeye getirmek için “90 yıllık enkaz kaldırdık” diyenlere bir de son 14 yıllık enkazı hatırlatalım. 90 yıllık Cumhuriyet tarihinde hiçbir devirde bu devletimizin itibarı bu kadar düşürülmemişti. Şu anda bu sözü söyleyenlerin 14 yıllık döneminde, Türkiye’nin Avrupa’da itibarı olmadığı gibi, Araplarda bile bu iktidar sayesinde itibarımız yoktur. Onların dışladığı Laik TC i nice sömürge ülkelere ilham kaynağı olmuş, Atatürk’ün ve Cumhuriyete getirdiği yenilikler, devrimler dünyadaki tüm uluslar ve devletler tarafından öylesine beğenilmiş, takdir edilmiş ki, bunun anısına İsrail’den Kuba’ya, Şili’ye kadar dünyanın pek çok ülkesinde Atatürk’ün heykelleri dikilmiş, anısına meydan isimleri verilmiştir.
2023 yılını çağrıştıran başka bir örnek verelim. Etimesgut İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, 2023 öğrenci, öğretmen ve yöneticilerle birlikte Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın doğum günü için “İyi ki doğdun Erdoğan” diye bağırtılarak saraya yürütülecekti. Fakat bu yağcılık kumpası Sözcü gazetesi yayınca ve de peş peşe şehitler gelmeye başlayınca utandıklarından vazgeçtiler. Öyle ki “sıfır sorun” diyerek iktidara gelen AKP iktidarı döneminde ülkemiz dünyada yalnızlaştı, tüm komşularla sorunlu hale geldi. Giden yılda fert başına düşen gelir on bin dolar civarında iken, şimdi dokuz bin dolara düşmüştür. İşsizlik artmakta, buna acı bir örnek verelim, okullarını bitirdikleri halde, atamayı bekleyen on binlerce öğretmenden 2007 den bu yana 30 dan fazla öğretmen atanamadığı için intihar etmiştir. Böylece işsizlik artıp sosyal dengeler bozulurken, enflasyon artmakta ülke gittikçe fakirleşmeğe başlamıştır. Ne hikmetse, kadınlara şiddet ve tecavüzler de görülmemiş derece artmaya başlamıştır. Cumhuriyetin kazanımlarını, göz ardı edenler, bilsinler ki, son 14 yılı, kumpaslarla, demokrasi hukuk dışı uygulamalarla Cumhuriyetimizin en utanılacak yılları olmuştur. Bu sözleri söyleyenler, 80-90 yıllık Cumhuriyetimize ihanet içindeler. 80-90 yıllık Cumhuriyetin kazanımlarını, tesislerini teker teker saysak sayfalara sığmaz; bu tesisleri özelleştirme ile har vurup harman savurdunuz haramzade evlat gibi, üstelik hem Kuvaayi Milliye’nin kahramanlarını “iki ayyaş” diye kötülüyorsunuz. Bütün dünyanın hayran kaldığı yenilik ve devrimleri yaparken, o kahramanlar, devletini cehaletten yıkan Osmanlının emperyalistlere yaptıkları borçlarını ödediler, hem de o sattıklarınız yatırım eserlerini yapmışlardı. Bu kötülemeniz haramzadelikten de öte ihanettir.
İktidarın 14 yıllık yönetiminde “açılım süreci” ihmali ile gelen yüzlerce şehitlere, harap olan mahallelere bir bakın. Bu son 14 yıl ülkemiz, saraylarıyla, uçaklarıyla, örtülü ödeneğiyle, saçıp savurmayla, rüşvet ve yolsuzlukla Cumhuriyet tarihinin en masraflı, en müsrif sıkıntılı yıllarını yaşamıştır. Hukuk ve adalet bu denli bozulmamıştı; basın, radyo, TV larla, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü yönüyle böylesine bir baskı altına alınmamıştı.
İktidarın, R.T. Erdoğan’ın iki de bir 2023 yılını temel alan konuşmalarına baktığımız zaman gizli gizli Cumhuriyeti yıkım amacı olduğu sonucuna varırız. Gerek hileli anayasa değiştirme veya yeni anayasa yapma dayatması, daha baskıcı Cumhuriyet karşıtı uygulama yapmak için ucube Başkanlık istemesi, daima Atatürk ve laik Cumhuriyet aleyhtarı konuşma ve tavırlarına baktığımız zaman da yüz yıllık Cumhuriyeti 2023 yılında yıkmak istemini dış vurmaktan başka bir durum olamaz. Açıkça “yüz yıllık parantezi kapatacağız” istemi ile “Laik TC ni yıkacağız” demekteler. Atatürk düşmanı Meclis Başkanı İsmail Kahraman ilk Meclis başkanı seçildiği gün, “İslami referanslı bir anayasa istiyoruz” şeklindeki söylemiyle gizli amaçlarını açığa vurmaktalar. Yüzde seksen yanlı yayın yapan ve baskı altındaki iktidar güdümlü medyamız bu hileli gerçekleri halka yansıtmıyor ve halkın aydınlanmasına katkı sunmuyor, demokratik olmayan 2010 Anayasa değişikliğindeki süreç gibi halk aldatılıyor.
Öyleyse, “yeni anayasa” istemi altındaki şeytani planı iyi anlayarak, bu aydınlatıcı konuşma ve fikirleri, görüşleri elden ele, dolaştırmalı, herkesin aydınlanması için çaba göstermeliyiz.
AKP-RTE nin Anayasa yapımında ucube başkanlık istemeyle birlikte, ilk dört maddeyi (demokratik Cumhuriyet ve laikliği) kaldırma hilesi umarız ki bu açıklamalarla halkımız tarafından daha iyi kavranır.
DÜNYADA GÖRÜLMEMİŞ BAŞKANLIK İSTEMİ ŞARTLARINA BAKIN!
Tüm bu Cumhuriyet değerlerini kötülemenin yanında, R.T. Erdoğan’ın başkanlık kapsamında, dünyanın hiç bir demokratik ülkesinde görülmeyen şu diktatör gibi isteklerine bir bakar mısınız:
“Onun dışında başkan” tek başına kararname çıkarma yetkisi veriliyor başkana, tek başına kanun çıkarma yetkisi yani. Böyle bir şey olabilir mi? Tek başına tek, bakanlar kuruluyla falan görüşmeden, bakanları kendisi atadığı için istediği zaman da görevden aldığı için onların hiç hükmü yok zaten, yani onun yardımcıları, danışmanları konumunda olacak.
Başkanın tek başına kararname çıkarma yetkisi var, bakanları alıyor ve atamalarını yapıyor, Meclise karşı hiçbir sorumlulukları yok, güvenoyu falan yok, bu şekilde çalışmaları sürdürüyorlar. Ayrıca başkan ve Meclis çoğunluğu, başkan yarısını atıyor yüksek yargı organlarının, örneğin Anayasa Mahkemesinin, HSYK nun hepsini başkan atıyor, yarısını da kendisinin oluşturduğu Meclis çoğunluğu atamasını yapıyor. O zaman ne oluyor, Anayasa Mahkemesi ve HSYK bugünkünden çok kötü hale geliyor. Ayrıca valileri, müsteşarları, genel müdürleri başkan tek başına atamasını yapıyor. Kimseden herhangi bir görüş almadan onayını almadan o başkan onları atıyor. Yani şimdi milletvekillerinin atamasını yapıyor, yüksek yargı organlarındakilerin atamasını yapıyor; genel müdürü, müsteşarı ve valilerin hepsinin atamasını yapıyor. Yani kendisini denetleyecek neresi olabilir, bir güvenoyu Meclis yoluyla olabilir, denetleyecek. İki yargı olabilir yargıyı kendi atadı, milletvekillerini kendin atadın; bütün idari işleri kendin atadın. Seni kim denetleyecek? Yani işte bu nedenle Türk tipi başkanlık sistemi diyoruz”.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, Cumhuriyetin 80 yıllık sürecini, Cumhuriyetin kurucu kahramanlarını kötülüyor, Cumhuriyetin anayasasına, Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymuyor.
Cevat Kulaksız
ckulaksizster@gmail.com
0 yorum