Son zamanlarda varılmak istedikleri yerin ip uçlarına tanık oluyoruz…
Anayasamızın 2. Maddesi “Türkiye Cumhuriyeti, ….. demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.” demektedir…
Anayasamızda yazılı hükümler herkesi bağladığı gibi, bu hükümlere aykırı davranmak anayasa suçunu oluşturuyor…
Bu bağlayıcı hükme uyuluyor mu?
Bakalım…
03. Mart.1924 tarihinde çıkarılan Eğitim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ile eğitim birliği sağlanmış, tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına başlanmıştır…
Bu yasa, Anayasanın 174 maddesi ile güvence altına alınan bir devrim yasasıdır…
Buna karşın, Prof. Unvanlı Diyanet İşleri Başkanı “Medreseler legal olmalı, bir kısmını Kuran kursu yaparak legalleştirdik” diyebilmektedir…
Eğitim birliği yasasının, medreselerin ne olduğunu bilmeyen cahil bir yurttaş bunu söylerse hoş karşılanabilir…
Söyleyen Prof. Unvanlı ise bunun iyi niyetle söylendiği asla kabul edilemez. Bu laik Cumhuriyetle bir hesaplaşma niyetinin dışa vurumudur…
Büyük önder, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” diyerek ilmin önemine işaret etmişti…
Laik Cumhuriyet devletinde yine Prof. unvanını kazanmış, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Rifat Okudan’ın, cinsel ilişkiye giren bir kişinin, ilişki sırasında "hocasını, şeyhini hatırlaması durumunda, doğacak çocuğun bereketli ve güzel ahlaklı doğacağını” söyleyerek adeta dudak uçuklatır bir öneride bulunmakta ve kişilerin yatak odalarına girecek kadar pervasız davranmaktadır...
Demokratik ve laik Cumhuriyeti korumayı namusu ve şerefi üzerine ant içen Cumhurbaşkanın eşi Emine Hanım, Ensar vakfının düzenlediği bir toplantıda konuşurken, “Türkiye’nin 90 yıllık enkazını kaldırdık” diyerek, aydınlığı yakaladığımız, tüm uygar ülkeler sınıfına girdiğimiz, insan hak ve özgürlüklerini hatırladığımız laik Cumhuriyet dönemini enkaz olarak değerlendirebilmektedir…
Diyanet İşleri Başkanlığı, “Müslüman bir kadının dinsiz, ateist bir erkekle evlenmesi caiz olmadığı gibi, müslüman bir erkeğin de böyle bir kadınla evlenmesi caiz değildir” görüşün savunulmakta ve ülkemizde bu şekilde kurulmuş binlerce mutlu ailenin yaşatışına saygısızlık yapılmaktadır…
Diyanet’in 2016 takviminde “Eti yenen hayvanların etlerinin helal olması için, hayvan kesecek kimsenin, akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya ehl-i kitaptan olması gerekir.” Denilmektedir…
Tüm bunlar olurken, sözde laik Cumhuriyeti koruduğunu savlayan muhalefet partileri, nerede? Diye sorma hakkımız var…
Hayrola beyler, laik Cumhuriyeti devşirerek kendinize göre bir düzen kuracak güce uaştığınızı mı zannediyorsunuz?
Yanılıyorsunuz…
Hala size…
Nereye?
Diyecek milyonlarca laik Cumhuriyet sevdalısının olduğunu unutuyorsunuz…
Bu milyonlar akıllanıp birleştikleri zaman, sandıkta yok olup gideceksiz…
Söylemesi benden…
11.03.2016
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı[right-post]
0 yorum